“Yarın Dönmüyoruz Ya!”

Bir Bodrum'a Taşınma Hikayesi
Gökçe Devecioğlu
Bodrumluculuk

Geçen gün, Bitez’deki neşeli komşularımdan biri “Yarın dönmüyoruz ya!” sloganını patlatınca, ansızın gelen bir aydınlanmayla bu yazıyı yazmam şart oldu…

Bodrum‘da yaşayan, hele hele yeni taşınan insan için, Bodrum’da geçireceği ilk yaz kadar mutlusu yok. 💙 Bizden daha kıdemli Bodrumlular, ilk turistin düşmesiyle beraber inceden hüzünlenip “Bodrum’un kışı daha güzel!” derken; biz Bodrumluculuk oynamaya yeni başlayanlar, yıllardır tatile gelip doyamadığımız Bodrum’dan, bu kez dönmeyecek olmanın haklı gururunu yaşıyoruz! 🎈

Daha geçen yaza kadar, kıpkırmızı olduğumuz zaman bile “yılın son denizleri” paniğiyle sabahtan akşama kadar kumsalda kalan; en uykusuz-yorgun olduğumuz gece bile “ama ama ama son 3 gece” diyerek illa ki dışarı çıkan bizler; bu yaz yorgun hissettiğimiz akşamlar balkonumuzda uyuklama, iş tempomuzun yoğun olduğu günler denize 6’dan sonra inebilme lüksüne sahibiz. Şu an bu yazıyı okuyan tatilcilerin affına sığınarak, tam da böyle durumlarda “yarın dönmüyoruz ya!” diyerek gülümseyebiliriz. 😋

son bodrum rakısı – neyse ki ilklerden bi önceki 💙

Gokce Devecioglu (@gukte) tarafından paylaşılan bir fotoğraf ()

Geçen yaz neredeyse bu zamanlar, son akşam, “akşam oldu hüzünlendim ben yine” halleri 🙂

Tabii “dükkan benim” durumunun, önceki yazılarda da satır aralarında bahsettiğim bir dezavantajı da var. Tembel eğilimli bir türüz ya, tüm bu lüksler elimizin altında olunca, Bodrum’un tadını dibine kadar çıkaran tatilcilerin ruhunu ıskalama riski altındayız aslında. 😕 Bodrum’da yaşama mevzusunun cicim aylarını bir türlü atlatamamış biri olarak, hala oraya da gidelim burayı da görelim heyecanlarımla ünlü olsam da; fark ettim ki bazen burada 9-6 çalışıyor olma dezavantajıyla, bazen de sadece “yaz uzun nasıl olsa” kafasıyla, ben de bahsettiğim tuzağa doğru emin adımlarla düşüyorum galiba… 😖

Neyse ki tam o anda, Bodrum’a tatile gelen arkadaşlarımız imdadımıza yetişiyor. Onların temposuna ayak uydurmak her zaman kolay olmuyor; akşamdan kalma bazı sabahlarda misafircilikten bitap düşme çığlıkları yükseliyor. İşin iyi yanı ise, böyle zamanlara özel bir diğer sloganım olan “Bodrumlu gibi yaşa, tatilci gibi eğlen” kısmı oluyor. 😎 Tatil içinde tatil yapma ve yaşadığın yerden arkadaşlarınla tatile çıkma ayrıcalığı Bodrum’da yaşamayı paha biçilemez kılıyor.

Eyvah, ya Bodrumlu olursak?

Tatilci misafirlerimiz İstanbul’a dönerken, biz “yarın dönmüyoruz ya!” mevzusuna dönersek; kıdemli Bodrumluları izlerken gözlemlediğim, beni en çok korkutan senaryoyu buradan itiraf etmek istiyorum. Ne zaman biri çıkıp “Geçen sene denize toplasan 3 kere girmişimdir” dese panik atak geçiriyorum. Kafanızı nereye çevirseniz eşsiz manzaralarla karşılaşacağınız bir coğrafyada yaşayıp, “İnsanın gözü alışıyor ya, bir süre sonra görmüyorsun bile” diyenlere boş bakıyorum. 😳 “Yazın merkeze inmiyoruz yaa, çok kalabalık” diyen birini duyunca anlıyorum ama konuşamıyorum!

Bodrumlular bana kızacak mı bilmiyorum ama, bazen Bodrum’da yaşamak için her şeyi bırakmayı göze almış bizlerin, burada yaşamanın hakkını daha çok verdiği hissine kapılıyorum. “Gerçek hayat” temposuna yenilip Bodrum’u kaçıranlara, burada yaşadığı için ne kadar şanslı olduğunu unutup tadını çıkarmayanlara hayret ediyor, ve sanırım en çok bir gün benim de o kıvama gelme ihtimalimden korkuyorum. 😱

Bodrumlu gibi yaşa, tatilci gibi gez!

Sonra, son birkaç haftadır Bodrum’u gezmelere ara verip, evimin önünden denize girmeye başladığımı fark ediyorum. 😳

Yetmezmiş gibi, ertesi gün, tatilci ekiplerimizden biri Mazı‘ya gidiyor. Halbuki biz Bodrum’da yaşıyoruz, ne zamandır gidelim diyoruz, nasıl oluyorsa gidemiyoruz… İşte o anda tatilci ruhuna yenilmiş sayılıyoruz! 😖

Bodrum’a tatile geldiğim zamanlarda, haftalar öncesinden hevesle plan-program çıkarıp, her günü başka bir koyda geçirirdim. Ve söylememe gerek var mı bilmiyorum ama, her tatilde Bodrum’a gelirdim. Az önce ise, bir kenarda hüzünlü bir şekilde beni bekleyen Bodrum ve civarlarında gezilecek yerler listeciğimle göz göze geldim. 😳

uykuda sonbahar 🙈

Gokce Devecioglu (@gukte) tarafından paylaşılan bir fotoğraf ()

Kasımda Uyku Vadisi’ne bile gitmişim. Ama iyi gezmişim! (Gitmediyseniz siz de listeye ekleyiniz)

Derken, önümüzde kocaman bir bayram tatili olduğunu fark ettim!

Bodrumlu olmak bayramda “çok kalabalık oluyor” diyerek dışarı çıkmamayı gerektirir, artık biliyorum ama; tam da bu yazının ortalarında bir yerde, bu bayram Bodrum’a “tatile gitmeye” karar verdim. 😊 Gerçek bir tatilci gibi 1 haftaya dünyaları sığdırmak için en baştan plan-program yapmaya giriştim. Şu an 8 aydır Bodrum’da yaşamıyormuşum gibi heyecanlıyım, hevesliyim.🎈

Tüm bunları sizinle paylaşmak istedim, çünkü Bodrum’da yaşayıp bu lükse alışmanın ne demek olduğunu aslında şimdiden anlıyor gibiyim. Mümkünse tuzağa düşmeyip her gün denize girelim, her hafta sonu merkeze inelim; tatil dönemlerimizi fırsat bilip, “ev”lendiğimiz Bodrum’umuzla aşk tazeleyelim. 🙏 Bodrumlu gibi yaşayalım, tatilci gibi gezelim. 😎

Ve tatilin son günü, son Bodrum rakısında hüzünlenecek gibi olduğumuzda; bu kez en musmutlusundan sloganımızı patlatabiliriz galiba: “Yarın dönmüyoruz yaaa!” 😍

Gökçe Devecioğlu
Galatasaray Lisesi ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Reklam yazarı. 7 yıldır Bodrum'da yaşıyor, Bodrum hakkında yazıyor. Müziğe, güneşe, kitaplara ve değişime inanıyor. Kahkaha desibeli yüksek insanları seviyor. Hayatı film sanıyor.