Bir Bodrum’a Taşınma Hikayesi

Bir Bodrum'a Taşınma Hikayesi
Gökçe Devecioğlu
Bodrumluculuk

Benim jenerasyonumda, birtakım İstanbullular, yaşları daha 30 bile olmadan Bodrum’a taşınmaktan bahseder oldular. Bizim tayfada bu stereotipi gururla teslim etme görevini ben üstlendim. Nasıl geliştiğini zerre hatırlamadığım bir şekilde, bir tatil dönüşünde, Bodrum’a taşınmaya karar verdim. Bu kararın üzerinden yaklaşık 6 sene, 3 iş değişikliği, ortalama 576 rakı sofrası, yine ortalama 18 Bodrum tatili geçti! Mevzu artık ben dahil herkesin “Bodrum’a taşınacağım” cümlesine “he cnm he” cevabı verdiği kıvama geldi. 😞

Ofiste tepemin attığı bir gün istifayı basıp, önüme çıkan ilk taksiye “Sabiha Gökçen’e çek!” diyerek Bodrum‘a taşınsaydım şüphesiz biraz klişe ama çok daha şekil bir hikayem olurdu. Onu yapamadım. Ama mesela, çok sevdiğim ve hakkında “tamam ben burada mutlu mesut yaşarım” diyebileceğim şu “doğru iş”i bulmayı başardım. Üstelik evden çalışıyordum ve bu, o ara farkında olmasam da, dünyanın her yerinden çalışabileceğim anlamına geliyordu. Suadiye’deki evimin aşık olduğum balkonundan çalıştım. Bunun üzerinden de 1 yıl geçti. Sonra İstanbulluların başının belası kentsel dönüşüm benim apartmanıma da teşrif etti.

Böylece sadece sevgili balkonumu değil; İstanbul’daki kocaman hayatımı, parmak hesabıma sığmayan en yakın arkadaş nüfusumu, doğduğum günden beri yaşadığım ve “İstanbul’un kurtarılmış bölgesi” diye adlandırdığım bir caddeyi ve sahil yolunu terk etmem; ve nihayet başka bir yerde geçen başka hikayeler yaşama cesaretini göstermem için bütün oklar Bodrum’a dönmüş sayıldı.✌

Aslında tüm bu taşlar yerini sonradan buldu. Aslında sadece her yaz olduğu gibi Bodrum’a tatile gelmiştim. Tek bir farkla: Bu sefer dönmeyi bir türlü başaramadım! Farkında bile olmadan neredeyse bir aydır oradaydım. Farkında bile olmadan “he cnm he”cileri bu sefer bunu yapacağıma ikna etmiştim. Emlakçı tanıdıkları organize edebileceklerini söylüyor; Bodrum’a taşınmak için ideal zamanın mart olduğunu anlatıyorlardı. Birlikte plan-program yapıyorduk. O an için evimin yıkılması gibi bir durum yoktu ama marta kadar mutlaka olurdu.

İstanbul’a döndüğümde İstanbul’la ilgili sevmediğim ne varsa katlanmış gibiydi. Benimki sadece Bodrum’a taşınma değil, biraz da İstanbul’dan taşınma hikayesiydi. İstanbul’da sadece 2 hafta durabildim. Yine Bodrum’a gittim. Galiba, sonra yine. Sonunda marta kadar filan bekleyemeyeceğime karar verdim. Zaten bu zamana kadar iş, ev, eş, dost gibi bahaneler altında yeterince beklemiştim. Nihayet, hayatımdan memnun oluşumun daha mutlu olmamın önüne geçtiğini fark ettim. “Ok, ama bu evi yıkılmadığı halde bırakıp gideceksem, Bodrum’da kendime bundan daha güzel bir rakı balkonu bulmam gerekecek!” dedim ve bayramda ev bakmak üzere Bodrum‘a gittim… ✈

“Bodrum’a taşınmak üzere ayak bastığım gün, son 20 yılın en büyük sel afeti oldu!”

Bodrum‘a ayak bastıktan bir saat kadar sonra, İstanbul‘da görmeye pek de alışık olmadığımız şiddette bir sağanak başladı. Ve durmadı! Bodrum merkezin sokaklarından akan suyun seviyesi önce dizlerimize kadar, sonra bel hizasına yükseldi; arabalar sürüklendi, mekanlar dükkanlar darmadağın oldu; Bodrum tanınmaz hale geldi. 😔 Ben hayatında ilk defa sel görmüş genç şaşkınlığıyla olan biteni izlerken; “İyi misiniz?” diye arayıp soranlar evrenin işaretleriyle ilgili şakalar yapıyordu. İşaretlere fena halde inanan biri olmam bir yana, herkes sel hasarıyla ve durmak bilmeyen yağmurla cebelleşirken ev bakmamın imkansız olması bir yana. 😳 İtiraf ediyorum; tablo buydu evet, ama benim yüzümde sadece şapşal bir “Ve bu benim meyhanede ilk mahsur kalışım” gülümsemesi vardı. Şimdiden bir hikayem olmuştu. 😇

Elektriklerimiz 2 gün boyunca gelmedi ama ertesi gün güneşimiz yeniden çıktı.☀ Tabii Bodrum’da olduğu gibi benim kafada da epey hasar vardı. Yağmurdan kaçarken sele tutulmuştum. “İstanbul’da artık yaşanmaz yaa” muhabbetlerinden “Bodrum’daki altyapı sorunu” muhabbetlerinin kucağına düşmüştüm. 😣 İstanbul’dan taşındıktan sonraki yaşamını yıllardır takip ederek türlü türlü gazlara geldiğim bir blogger, Twitter’a “Bugünkü havadan sonra umarım ki, burada tatilde olan ve buranın yalnız yazını bilen, biz de Bodrum’a yerleşeceğiz diyen sarı saçlılar cayarlar” yazmıştı. Üstüme alınıp “challenge accepted” yazdım, cevap yazmadı. 😊

İlerleyen günler boyunca buraların güzel insanları “ben 25 sene önce taşındım bu kadarını ilk kez görüyorum“, “bak işte en kötü halini gördün, sağ çıktın“, “öyle deme, ev aramak için ideal zaman, ne kadar hasar aldıklarını görebileceksin” marşlarıyla beni en baştan cesaretlendirdiler. 💛

Bodrum kendini hızına inanamadığım bir şekilde toparladı. Ben de öyle.

Bayramın bitmesine 2 gün kala evimi tuttum. 😎

Sellerden geçersen, su yolunu bulurmuş…

İstanbul’a döndüğümde apartmanımın girişinde beni bir sürpriz daha bekliyordu: 2 ay içinde evlerimizi boşaltmamız gerektiğini söyleyen kentsel dönüşüm yazısı. Evrenin mini sınavlarını geçmeyi başardığımız anda bizim tarafımıza geçtiği ve işaretlerini tam ters yöne çevirdiği kesin bilgi! 👍

Aynı gün patronum “hadi artık taşın da Bodrum’da rakılı toplantı yapalım” dedi. 😇

Böylece taşlar yerine oturdu; yüzümdeki sağanak yağmurda meyhanede mahsur kalmış Bodrumlu gülümsemesi sabitlendi.

Ve onlarca “Bodrum’a taşınamama” hikayesinden sonra sular seller gibi bir Bodrum’a taşınma hikayem oldu. “Sarı saçlı cadde kızları”nı sevmeyen blogger idolümden ilham alarak, bu hikayeleri buralarda biriktirmeye karar verdim. Hem arkadaşlarımın “Bodrumluculuk nasıl gidiyor?” “Peki mutlu sondan sonra ne oluyormuş?” sorularına cevap olur; hem belki Bodrum’a taşınma mevzusunu 576 rakıya meze edip bir türlü harekete geçmeyenlerin gazına basmış olurum… 🚀

“Peki mutlu sondan sonra ne oluyormuş?”

Bodrum‘a taşınalı henüz iki gün olmuşken Bodrum Belediyesi fırtına ve sel tehlikesi uyarısı yaptı! Bu sefer panik yok; aksine çocuk gibi bir “belli ki yeni kış eğlencemiz sel heyecanı olacak” maymunluğu var. 😝

Yağmur yarın şiddetini arttıracak diyorlar, biz de aşık olduğum yeni “rakı terası“mda mahsur kalmak üzere hazırlık yapıyoruz. 💙

View this post on Instagram

sel is coming ☔️💙 #bodrum

A post shared by Gokce Devecioglu (@gukte) on

Yeşile bakan rakı balkonu gitti, maviye bakan rakı terası geldi 🙂

Gökçe Devecioğlu
Galatasaray Lisesi ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Reklam yazarı. 7 yıldır Bodrum'da yaşıyor, Bodrum hakkında yazıyor. Müziğe, güneşe, kitaplara ve değişime inanıyor. Kahkaha desibeli yüksek insanları seviyor. Hayatı film sanıyor.