Gökçe Devecioğlu
Bodrumluculuk

Bir Bodrumlu özlü sözü der ki; Bodrum’un en güzel zamanı Ekim’i. Sezon yavaş yavaş kapanıyor, yerli turistler elini ayağını çekiyor, hava sıcaklığı ideal kıvama geliyor ve Bodrum yeniden kendisine aşık olanların ondan anladığı Bodrum’a dönüşüyor. Tesadüf denemeyecek bir aceleyle ben de Bodrum’a taşınmak için Ekim ayını seçiyorum. 18 Ekim sabahından itibaren Bodrum’da yaşıyorum. 😇

https://instagram.com/p/8-JiscCWyE

Marina üzerindeki “Bodrum’daki ilk evim“e bavulumu, kolilerimi ve Cesur kediyi bırakıp soluğu Bitez‘de alıyoruz. Lemon Tree‘de denize sıfır kahvaltının üstüne kendimizi denize atıyoruz. Bitez’in yazın buz gibi gelip serinleten sevgili denizi, 18 ekim dolaylarında gayet ılık. İstanbul’dan üstümüzde polarlarla gelmişken, saatler sonra Bodrum’da, Ekim’in orta yerinde denize giriyor olmanın şaşkınlığıyla çocuklar gibi şeniz. Haberimiz yok ama bu daha başlangıç. Birkaç gün sonra sözde gezmek için gittiğimiz Yalıçiftlik‘te deniz-kum-güneşten çıkmayacağız. Öğle tatillerimde hemen elimizin altında olan Kumbahçe plajında deniz kaçamağı yapacağız. Son olarak 28 Ekim‘de Karaincir sularına kendimizi bırakarak ilk rekorumuza imza atacağız. Yıllardır Bodrum’da yaşayan bir arkadaşıma rekorunu sorduğumda bana 10 Aralık cevabını verdi!! Bodrum’a yeni taşınmış insan gazıyla onun rekorunu kırmaya kararlıyız! 💪

“Tatile taşınmak” dediler?

Bodrum’a yeni taşınmış demişken, henüz hiç Bodrum’a taşınmışım gibi gelmiyor. Yaz boyunca buralarda olduğumdan mıdır, henüz kışla muhatap olmamamızdan mı bilinmez; kendimi hala tatilde hissediyorum. Bazen bir arkadaşımın “tatile taşınmak” yorumunu hatırlayıp hep mi böyle hissedeceğim diye endişeleniyorum 🙂 Nitekim Bodrum’a taşınmanın bünyemde yarattığı ilk değişiklik, Pazar günlerini Pazar gibi yaşamaya başlamak oluyor. Yıllarca freelance çalışmış ve yıllarca ne çektiyse işkolikliğinden çekmişlerin çok iyi anlayabileceği şekilde, benim hiçbir zaman şöyle sakin, yayılmacalı, dinlence temalı Pazar günlerim olmadı. Hafta içi günler hep yoğun olduğu için toplantılar Pazar’a atıldı, birikmiş işler Pazar sabahları temizlendi; hiç iş-güç olmasa bu kez arkadaştan arkadaşa yetişme temalı sosyal koşturmacalar boy gösterdi.

https://instagram.com/p/9QtPWDiW9D

Bodrum’daysa bunların yerini Pazar sabahları Bitez’de uzun uzun yapılan kahvaltılar; sahilde yürüyüşler, bol manzaralı kitap okumacalar; planlamanız gereken en önemli şeyin “denize nereye gitsek” olması durumu; denizden çıkıp şezlongta uyuyakalmacalar, uyanıp gün batımını kaçırmadan rakıya oturmacalar aldı. Hayat iki dakikada sakinledi. 😇 Tabii ben kıdemli bir İstanbullu olarak henüz sakinleşemedim; hala “şuraya da gidelim”, “burayı da göreyim”, “hadi hepsini hemen yapalım”, “hadi kalkın saat kaç oldu” kafalarındayım. “O da zamanla yatışacak” diyorlar, “dükkan senin ki” diyorlar, kendimi frenliyorum… 😌

İlkler başlasın!

Tabii o kadar da frenlemiyorum.😈 Yeni bir yere şehre taşınmanın en süpersonik yanı uzuun bir süre boyunca yaptığınız her şeyin “ilk” olması.

İlkler biriktirmeye, taşındıktan hemen 5 gün sonra; Bodrum’daki ilk doğum günüm ile başladım. Doğum günleri benim için uzun zamandır büyük sendrom. Bu yıl ise içimde doldurduğum yaşımın hayatımı kocaman değiştirmiş olmasının rahatlığı var. Farklı şeyler yaşadığımız sürece yaşlanmakta bir sıkıntı yok.❤️

Doğum günü kutlaması yapacağımız gece Bodrum sağanak ötesi yağmurlu. Mahsur kalmak için seçtiğimiz rakıcı Gemibaşı. Geceyi Kule’ye cilalamazsak olmaz; ne de olsa orası “gençliğimin” geçtiği yer. 🍺 Cila biralarından shotlara, shotlardan ertesi geceye; bu kez benden 1 ay kadar önce Bodrum’a taşınmış olan arkadaşımın doğum günü kutlamasına bağlıyoruz.

Aynı hafta sonu Galatasaray-Fenerbahçe maçını izlemek üzere Pala‘ya gidiyoruz. İstanbul‘da Caddebostan‘da yaşıyor olmamıza rağmen yılda bir kere bile maç izlemeye gitmiş tipler değiliz; ama buraya geldik ya, her aktiviteye illa iştirak edeceğiz! Bodrum’da da aynı Caddebostan’da olduğu gibi mekandaki formalı kadın nüfusu erkek nüfusuna rakip olacak seviyede. Bodrum’daki maç pub’ımızı da bulduk işte. ⚽️

Bodrum’da Cumhuriyet Bayramı

Bilen bilir, İstanbul’da Bağdat Caddesi’ndeki 29 Ekim yürüyüşleri hep başkadır. Fener alayını rakıya bağlar, Caddebostan barlar sokağını “Şerefine Tayyip” tezahüratlarıyla inletiriz. Pazar günü oy vermek için İstanbul’da olmamız gerekiyor ve 29 Ekim tatili de birleştirildiğine göre, planlar İstanbul’a o sabah geçip Pazar akşamına kadar kalmak şeklinde. Ama tabii benim bir “Bodrum’da ilk Cumhuriyet Bayramı” diyesim, nasıl oluyormuş göresim var. Şöyle oluyormuş efenim…

https://instagram.com/p/9cqOrQCW13

Kendimi burada hala tatilde hissediyorum ya, ertesi sabah tatilden dönüyormuşçasına hüzünlü bir şekilde, bir araba İstanbullu olarak yola çıkıyoruz. Yolculuğum Bafa Gölü‘nde nefis manzaralı, muazzam sakin, uzun uzun bir köy kahvaltısıyla başlayıp; mini valizimi bile bırakamadan yorgun argın, az manzaralı, biraz gürültülü bir İstanbul rakısına oturmamla sonlanıyor.

İstanbul‘da sadece 2 gece kalıyorum. Bağdat Caddesi‘ni şimdiden özlemiş olmama şaşırıyorum. 5 dakika sonra Bodrum‘u özlemeye başlıyorum… 😇

Gökçe Devecioğlu
Galatasaray Lisesi ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Reklam yazarı. 7 yıldır Bodrum'da yaşıyor, Bodrum hakkında yazıyor. Müziğe, güneşe, kitaplara ve değişime inanıyor. Kahkaha desibeli yüksek insanları seviyor. Hayatı film sanıyor.